26.05.2010

YA TUTARSA EĞİTİMİ


Bir Japon’dan, Japonlarla Türkleri kıyaslaması istenir. Çok kısaca şöyle kıyaslar: “Japon önce düşünür sonra koşar, Türk ise önce koşar sonra düşünür.”

Gerçekten hemen her işimiz deneme-yanılma yöntemiyle yürümekte.  Etüt, plan, proje gibi faaliyetler bizim için adeta önemsiz şeyler. Böyle olması ferdi konularda çok önemli gözükmüyor belki. Ancak devletin sistem ve organlarının işleyişinde de deneme-yanılma yönteminin kullanılması, nesillerin felç olmasına sebep oluyor.

Özellikle de her şeyin başında yer alan Eğitim Sistemimizin, ilmi araştırmaları adeta ayaklar altına alarak deneme-yanılma yoluyla yürütülüyor olması, bireylerin tüm kapasitelerini daha çocukluk çağında yerlere seriyor. Milli Eğitimin araştırmadan, incelemeden, düşünmeden, planlamadan ve istatistik yapmadan her yıl enteresan sürprizlerle öğrencilerin karşısına çıkıyor olması, öğrenciler için hangi okuldan nasıl mezun oldukları hususunu önemsiz hale getirmekte, bunun yerine hangi dönemde ve eğitim sisteminin hangi denemesi esnasında öğrenci oldukları önem arz eder olmaktadır. Artık öğrenci kitleleri; şanslı dönem öğrencileri, katsayı mağdurları, iki sınavlı sistem öğrencileri, sınavsız sistem öğrencileri, okul kısıtlamalı öğrenciler gibi tabirlerle anılır olmuşlardır. Dersanelerin dahi önem verip benimseyerek uygulamaya devam ettikleri rekabet ve ödül sistemi, okullar arasında bir türlü uygulanamamakta, daha da öte uygulanması amaçlanmamaktadır bile.

İkamet ettikleri yere en yakın okula kaydedilmeye mecbur edilen İlköğretim öğrencileri, başarı durumları hiç dikkate alınmadan sekiz yıl boyunca aynı okula devam etmeye mahkûm edilmekte, böylelikle kaliteli okullarda eğitim görmesi gereken başarılı öğrencilerin başarıları,  daha eğitimin temeli aşamasında köreltilerek bu parlak beyinlere en büyük darbe vurulmaktadır.

Eğitim sistemimizin daha pek çok yanlışları sayılabilir ki, hemen hepsi düşünmeden koşmanın ve “Ya tutarsa” misali deneme- yanılma yöntemlerinin vahim sonuçlarıdır.  Hocanın göle yoğurt çalması olayı, eğitim sistemimizde daha da ileri götürülerek artık göl suyla mayalanır olmuştur. Yıllardır, hatta on yıllardır toplanan eğitim şuraları ise, niyet neydi akıbet ne oldu misali, maalesef hiçbir zaman arzu edilen ve beklenen sonuçları ortaya koyamamaktadır.

Tüm bu olumsuzluklar karşısında söylenebilecek tek şey, eğitim sisteminde Ya Tutarsa metodunun bir an önce terk edilerek, ilmi düşünce ve araştırmalar ışığında artık verimli eğitim yöntemlerinin uygulanması gerektiğidir.

Her zaman ve her işimizde önce düşünüp sonra koşabilmemiz dileğiyle…