YOĞUN BAKIM-SIZLIK
Son
yıllarda Sağlık hizmetlerinde her yönden önemli ölçüde iyileşmeler
yaşanmaktadır. Gerek prosedürler, gerekse tedavi yöntemleri konusunda büyük
rahatlık oluşturacak uygulamalar gerçekleşmiştir. Ancak insanoğlu tabiatı
gereği her zaman daha iyisine kavuşabilme beklentisi içerisinde olur. Bu gayet
normal ve olması gereken bir ruh halidir.
Daha iyi, daha doğru ve daha güzele
ulaşabilmemiz için mevcut durumu çok iyi tahlil etmemiz ve taleplerimizi de o
ölçüde makul olarak ortaya koyabilmemiz gerekir. Bu itibarla, son aylarda,
yakın akrabalarımızdan ve komşularımızdan bazılarının, hastane Yoğun Bakım
Ünitelerinde yaşadıkları olumsuz durumları dikkate alarak, hastanelerin Yoğun
Bakım Üniteleriyle ilgili bazı tahliller yapmayı gerekli görüyoruz:
Malum olduğu üzere yoğun bakım
ünitelerine hastaların hassas durumları sebebiyle hasta yakını alınmıyor. Bu
gayet normal gözüküyor. Ancak gerek yoğun bakımda yattıktan sonra taburcu olan
hastalarımızın ifadelerinden, gerekse hasta yakını olarak kendi
gözlemlerimizden anlamaktayız ki; yoğun bakım ünitelerinde yatmış olan
hastalar, yoğun bakımdan çıktıktan sonra, mevcut hastalıklarının haricinde
yoğun bakımda yatmış olmalarından dolayı da ayrıca bir tedavi sürecine ihtiyaç
duymaktalar.
Çünkü bu hastaların yoğun bakımda
kolları yatağa bağlanmakta ve hastalar genel olarak sırt üstü yatırılmaktalar. İlk
bakışta bu uygulama gerekli ve normal görünmekte ise de haftalar veya aylar
boyunca uzun süreli yoğun bakımda kalan hastalar için bu durum hiç de kolay bir
süreç olmamaktadır. Hastaların yatağa temas halinde bulunan cilt bölgelerinde
cilt gözeneklerinin solunum yapamaması sebebiyle yaralar oluşmakta, ağız
yoluyla beslenemeyen hastalarda ağız ve boğaz kuruluğu sebebiyle çeşitli sağlık
sorunları baş göstermektedir. Üzerlerine yatmakta oldukları vücut bölgelerinde
aşırı ısınma, kaşınma ve çıkan yaralardan dolayı da aynı zamanda ızdırap hissi
yaşamaktadırlar. Tüm bu sorunlar, Tıpta korkuyla bakılan enfeksiyon rahatsızlıklarını
başlatmakta ve zaten mevcut hastalıklarıyla mücadele halinde olan hastaların
sorununu kat kat artırmakta, enfeksiyon hastalıklarının da eklenmesiyle
birlikte artık çoğu hastaların vücut dirençlerinin yetersiz kalması sonucunda
hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sakatlıklarla kaderlerine terk
edilmelerine sebep olmaktadır.
Bilinci yerinde olan hastalar için,
geçen uzun zaman içerisinde yakınlarıyla görüştürülmemeleri de ayrıca
psikolojik bunalım oluşturmaktadır. Yani her türlü hastalığın genel bir devası
olarak kabul edilen moral kaynağı, tamamen ortadan kaldırılmaktadır.
Yoğun bakımda hastaların bakımıyla
görevli bulunan personelin çoğunda, hastaya karşı olması gereken samimiyet ve
merhamet hisleri bulunmamakta; ayrıca bu personel, kendilerinin hasta
yakınlarınca takip edilemiyor olmaları sebebiyle de hasta bakım işlemlerinde gerekli
hassasiyeti göstermemektedirler. Bir kısım ünitelerde hasta yakınlarına
hastayla görüşme imkanı hiç tanınmazken, bir kısmında ise günde yalnızca bir
kişinin en fazla birkaç dakika hastayı görebilmesine müsaade edilmektedir. Bu
durum, zaten moralsizlik ve yorgunluktan harap ve bitap düşmüş bulunan hasta
yakınlarının kafalarında pek çok soru işaretleri oluşturmakta, hastanın ve
görevli personelin durumuyla ilgili olumsuz senaryolar üretmelerine sebep
olmaktadır. Konuyla ilgili büyük-küçük daha pek çok sorun saymak mümkündür.
Oysa bu sorunların önemli bir
bölümünün çözümü hem mümkün hem de kolaydır. İlk etapta Yoğun Bakım
Ünitelerinin fiziksel ve inşai yapılarıyla ilgili bazı değişiklikler yapılması
gerekir. Yoğun bakım ünitelerine görevli personel haricinde hiç kimsenin
alınmaması, hastanın sağlığı açısından şart olduğuna göre; bu durumda yine
içeriye görevli haricindeki kimselerin girmesine gerek kalmadan hasta ile
yakınının birbirlerini görmesi sağlanabilir. Bu durum sağlık açısından hiçbir
mahsur oluşturmamakla beraber, hasta ve yakınları açısından da pek çok fayda da
sağlar. Zaten bakım periyotlarında birbirine benzeyen rutin işlemlerin
yapılmakta olduğu yoğun bakım hastalarının, zaman zaman özel durumları
sebebiyle başkaları tarafından görülmemeleri gerekiyorsa, oluşturulacak görüntü
sistemine bu imkan da ilave edilebilir. Görüntü sistemi tesis edilmesi sayesinde,
hasta yakınlarının neredeyse her an hastalarını görebiliyor olmaları ve bilinci
yerinde olan hastaların da aynı şekilde kendi yakınlarını görebilmeleri, aynı
zamanda hastanın çok daha yoğun bir şekilde takibinin sağlanmasının yanı sıra
yoğun bakım ünitesi görevlilerinin de otomatik olarak denetlenmesi anlamına
gelecektir. Söz konusu görüntü imkanı, fiziksel ve inşai olarak sağlanabileceği
gibi, elektronik kamera sistemleri ile de gerçekleştirilebilir. Ya da her iki
yöntem beraberce de kullanılabilir. Ayrıca görüntü sistemine belli kıstaslarla
ses sistemi, alarm sistemi ve akla gelebilen daha başka sistemler de ilave
edilebilir. Eğer hesaplanacak olursa tüm bu iş ve işlemlerin maliyetlerinin çok
büyük rakamlara ulaşmadığı da görülecektir.
Bu teknolojik imkanları kullanmanın
yanı sıra, en azından bazı hasta yakınlarının, gerekli hijyenik koşulları
sağlıyor ve gerekli bilince sahip olmaları şartı ile hastalarına belli ölçüde
refakat etmelerine müsaade edilebilir. Nice hasta yakınları, yoğun bakım personelinin
taşımaları gereken şartlardan çok daha iyisine sahiptirler ve de çok kısa süre
içerisinde ne yapmaları gerektiği hususunda gerekli bilgi ve bilince sahip
kılınabilirler.
Yoğun bakım üniteleri, çok uzun süre
belki hiç hareket etmeden yatmak zorunda olan hastalarla dolu olduğundan, bu
ünitelerde yatak ve benzeri hasta malzemelerinin, yoğun bakım şartlarına uygun
seçilmiş olması da zorunlu bir gerekliliktir. Her ne kadar Yönetmelik, Tüzük
gibi mevzuatta bu malzemelerin yoğun bakıma özel olması gerektiği ifade edilse
de uygulamalarda yoğun bakım yatak ve malzemeleri ile sıradan servis yatak ve
malzemeleri arasında fark olmadığını müşahade etmekteyiz. Bu gibi hususların
tetkiki amacıyla gerekli denetimlerin zamanında yapılması ve artırılması
şarttır.
Hastalar, sayılan bu ve benzeri
imkanların kullanılmasının sonucunda, iyileşmenin en önemli şartı olan moral
kaynağına sahip olabilecekler, mevcut hastalıklarının yanı sıra daha başka
hastalık ve sıkıntılara maruz kalmayacaklar, kısa zamanda iyileşme aşamasını
tamamlayacaklardır. Kullanılan bu imkanlar sonucunda Yoğun Bakım hastalarının
ölüm oranı da önemli ölçüde azalacaktır. Hasta yakınları ise moralsizlik ve
yorgunluktan harap ve bitap düşmüş olmayacaklardır.
Yoğun bakıma ve hatta hastanelere
hiçbir zaman ihtiyacınızın olmaması ümidiyle…