19.03.2021

CAN BANKASI

 Ömrümüz boyunca sık sık, sahip olduğumuz bazı şeylerin artık gerekli olup olmadığını değerlendirir, bunun sonucunda da ya onların bizim için halen gerekli olduğunu düşünerek saklamaya ve onlardan faydalanmaya devam eder, ya onların hiç kimse için hiç bir gerekliliğinin kalmadığını düşünerek onları uygun şekilde imha eder, ya da onların bize artık hiç bir fayda sağlamayacağını ancak birileri için faydalı olabileceğini düşünerek onları ihtiyaç sahiplerine ulaştırırız. Yaptığımız bu davranış elbette çok doğru ve mantıklıdır. Özellikle de ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığımız malzemelerin, onlar için çok faydalı olduğu bilgisi bize ulaşacak olursa, bu durumdan da çok büyük bir mutluluk duyar, insanî bir davranış gösterebilmiş olmanın onurunu yaşarız. 


Ancak sahip olduğumuz bazı malzemeler de var ki onların artık bizim için hiç ama hiç bir gerekliliğinin kalmadığını, hepsinin de zerresine varıncaya kadar çürüyüp imha olacağını, ancak başkalarına vermemiz halinde ise o insanlara ömürleri boyunca sahip olduklarından daha kıymetli faydalar sağlayacağını bildiğimiz halde; o malzemelerin çürüyüp yok olmasına göz yumuyor ve onları hiç kimselere vermeyecek kadar insaniyetten uzak bir anlaşılması imkânsız cimrilik davranışı içerisinde bulunabiliyoruz. Bahsedilen malzemeler, tahmin edildiği gibi, ölmüş vücudumuz içerisindeki organlarımızdır. 

Ne hikmettir ki yazımızın girişinde ifade edilen insanî değerlere sahip bizler, organ bağışına sıra geldiğinde konuya son derece soğuk ve isteksizce yaklaşıyor, hatta yaklaşım dahi göstermiyoruz. Bu durumun iki sebebi olabilir: Sosyal ve dînî sebep. 

Konuyu sosyal yönden ele aldığımızda, şahsımız açısından, biz öldükten sonra ne vücudumuzu kullanabileceğiz ne de dünya ile bir irtibatımız olabilecek. Yakınlarımız açısından ise, vücudunuzun ya da organlarımızın toprak altında çürümesinin onlara hiç bir faydasının olmadığı gibi, başka bir kişinin vücudunda hayat bulmasının da yine kendilerine hiç bir zararı dokunmayacak, bilakis belki faydası da olacaktır. O halde organ bağışının sosyal yönden hiç ama hiç bir zararı, mahsuru, sakıncası yoktur. 

Konuyu dînî yönden ele aldığımızda ise, en çok kafa karıştıran hususların, Allah'ın ölümünü takdir ettiği bir insanı yaşatma gayretinin doğru olmayacağı fikri ve organ nakli sonrası yaşamaya devam eden kişinin işleyeceği günahlara ortak olunacağı mantığıdır. Konuya İslam'ın kaynaklarıyla yaklaştığımızda, gerçekten bu endişelerin yerinde olup olmadığını açıkça anlarız. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim Maide Suresi 32. ayetinde, "... Kim bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur ..." buyurarak insanları yaşatmanın önemini ve gerekliliğini ifade etmektedir. Dikkat edilirse burada kurtarılan canın, günah ya da sevap işlemesi hususundan hiç bahsedilmemektedir. Yine Buhari, Müslim ve Ebu Davud hadis kaynaklarında, Hz. Ömer'den nakledilen çok sağlam sahih Hadis-i Şerifte, Resûlullah (SAV) "Ameller ancak niyetlere göredir" buyurmuşlardır. Bu durumda organını bağışlayan kişi, yaşamasına vesile olduğu şahsın günah işlemesi niyetiyle organ bağışı yapmadığına göre, bu bağışı yapmasında da İslâmî açıdan hiçbir mahsur yoktur. 

Görüldüğü üzere hangi yönden ele alırsak alalım, organ bağışının hiç bir mahsurunun bulunmamasının yanı sıra, son derece güzel ve ince yönleri de mevcuttur. 

Organ bağışı, belki de ömrümüz boyunca yapamadığımız hayır ya da güzel ameli, ölümümüz esnasında yapabilmemiz demektir. Çünkü yukarıda belirttiğimiz ayet ve hadisler gereğince, yapacağımız bağışla yaşamalarına vesile olacağımız kişi ya da kişilerin, ömürleri boyunca gerçekleştirecekleri her türlü güzel amel ve davranışları sonucunda, biz de ahiret aleminde sevap kazanmaya devam etmiş olacağız. Zira ölen kişinin amel defteri, ölümüyle birlikte kapanmış olmaz; onun vesile olduğu iyi işler dünyada yapılmaya devam edildikçe ölen kişi de bunlardan sevap kazanmaya devam eder. Ölen kişinin niyeti, organ bağışlamış olduğu kişinin günah işlemesini sağlamak olmadığı için, sahih Hadis-i Şerife göre bu kişinin işleyeceği günahlardan kendisine bir pay çıkmaz. 

Organ bağışı, solan simaları ve onları seven herkesi yeniden güldürmektir. Organ bağışı, dünyadan belki de hiç nasiplenememiş küçücük çocukların, bir kelebeğin peşinden koşabilmelerini, bir çiçeği koklayabilmelerini mümkün kılmaktır. Organ bağışı, dünyadaki en kıymetli varlık olan Hayat varlığını ihtiyacı olana hediye etmektir. Organ bağışı, dünyadan bağları kopmak üzere olanlara dünyalar bağışlamaktır. 

Aslında organ bağışı sayılabilen bir davranışı zaman zaman gerçekleştirmekteyiz ki o da kan bağışıdır. Kan verme konusunda artık tüm hastanelerde Kan Bankası Üniteleri oluşturulmuş ve yoğun şekilde faaliyet göstermektedirler. Gönül ister ki Kan Bankalarıyla aynı yoğunlukta Can Bankaları yani Organ Bağışı Üniteleri de olsun. Ve gönül ister ki Transplantasyon için hastalar organ beklemesin, tam tersine organlar kendilerine sahip olacak hastaları beklesinler. 

Can Bankalarının oluşması bizim elimizde! Zaten yeterince geciktik; daha fazla beklemeyelim! Gelin bir insanın yüzünü de biz güldürelim! Gelin bir çocuğa da biz dünyaları bağışlayalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder